Klan, Ağa, Villalı Müdür
Sevdiğimiz bir dostumuzun rahatsızlığı ve ani kaybı sonrası bir süre yazılarımıza ara verdik. Cahit Sıtkı Tarancı’nın ‘Otuz Beş Yaş’ şiirine konu olan ölüm herkesin başında. Kim bilir nerede, kaç yaşında belli değil… Onun için makam, para ve güç için rahmetli Muhsin Bey’in dediği gibi ‘fırıldaklık yapmaya gerek yok’ Dik yaşayacağız, dik öleceğiz. Para, makam ve güç ile işimiz yok. İşimiz, makam ve güç sahibi olan yönetici elitlerin para ilişkileri ile güçten zehirlenen ve zehir saçanlarla…
Ülke gündemi yakıcı ve yıkıcı… Biz ‘Özgür’ün adamları’ gibi Cin Ali okuyarak entelektüel yetenekler kazanamadığımız için Eskişehir birinci işimiz… Ülkeyi kurtarmak Kazım Kurt Bey’in yönettiği belediyenin parası ve aracı ile Antalya’da 5 yıldızlı otelde tatil yapan Bravda’nın rakı sofrası müdavimlerinin ve Özgür’ün bağlantılı, bağımlı ve bağlı adamlarının işi…
Ulusal basına konu olan Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’ne yapılan bir atama, bulunduğumuz ortamdan dolayı bizim için de dikkat çekiciydi. Atananı da, atayanı da tanımam… İtiraz edenlerin bazı gerekçeleri enteresan… ‘Kurum kültürüne’ uygun değilmiş… Türkçesi; ‘klan ve klikten değilse istemiyoruz!’ Üniversiteler bunların kurtarılmış bölgesi olduğu için her atama onların iznine tâbi olacak. Atanan kişiye akademik ünvan mı verilmiş, hayır! Türkiye’de 1,5 milyon memurun en az 1 milyon adedinin rahatlıkla yapabileceği bir iş… Muhakkak o kurumdan biri yapacak diye kaide mi var? Kendilerinden birisi olsa sorun yok! Diğer taraftan atanan kişi sendika ağası… AK Parti’ye yakın sendikacıların sendikal faaliyetleri yükselmek amacıyla basamak olarak kullanmaları can sıkmaya başladı. Sağlık Müdürlüğü’nde de başka bir ‘sendika ağasının’ baskılarına rağmen bir milletvekilinin kaynı daha ağır bastığı ‘ağanın’ adayı atanamadı. Özgür’ün basınında bağımlı ve bağlantılı yazılar yazan, Özgür’ün basınından ayrılınca bir nebze de olsun kendini bulan köşe yazanı bu durumu köşesine taşıdı. Yazısının içeriğinde Eskişehir’deki kurumlarda Eskişehirlilerin ağırlığının olmamasını eleştiriyor. Altına imza atıyorum. Eskişehir’in çocuklarını kendi memleketlerinde sahipsiz bırakanlar utansın!
Sahipsizliği sadece iktidarın kontrolündeki devlet kurumlarında aramayın. Mesela Odunpazarı Belediyesi tabelasını yerine “Tercan Belediyesi” yazabilirsiniz. Fakat Tercanlı hemşehrilerimizin hakkını yemeyelim. Belediyeyi içerisindekilerle beraber direk iki aileye devredelim, kurtulalım. Kardeşler, kardeş çocukları eşleri, teyze, hala, amca çocukları,enişte, kayın vs vs vs…
Odunpazarı Belediyesi’nde Vali Konağı gibi villada oturan hampadan memur ve müdür yapılan kişinin önlemez yükselişinin daha başlangıcını yazdık, neler neler döküldü yeni öğreniyoruz… Anlatılana göre Odunpazarı Belediyesi’nde en kolay harcanan kişiler Eskişehirliler… Öbür tarafta belediyeyi yöneten iki aile üyelerinden oluşan dokunulmazlar var. Astıkları astık, kestikleri kestik! Duydukça ağzımızın açık kaldığı hadiseler… Ben şahsen hiç şaşırmıyorum ve vicdanen rahatım. Kazım Kurt’u tekrar belediye başkanı seçenler düşünsün.
Büyük solcu Kazım Kurt tarafından sınavsız, KPSS’siz memur ve müdür yapılan, yoldaşı “Özel Kalem Müdürünün boya-badana kalfalığından 7 yıl içerisinde lüks araçlara ve Messi’yi kıskandıracak villa sahipliğine dair iddiaları sorduk. Mercedes’e binen Odunpazarı Belediyesi’nin solcu belediye başkanı ve villada oturan yoldaşından hâlâ ses yok. İddiaya muhatap olan şahsın verdiği gelir beyanına göre, söz konusu mal ve mülke sahip olmak mucize… Bu mucize hepimize örnek olabilir… İyi bir yaşam hepimizin hakkı. Aylık gelirime hiç dokunmasam, yemesem, içmesem sadece nefes alsam 28 yılda sahip olabileceğim bir ikiz villaya 7 yılda sahip olan kişiden öğreneceğimiz çok şey olduğuna inanıyorum! Haram yemeyen solcu belediye başkanımız ve can yoldaşı hoca olursa ben de çekirge olurum. Bu zavallıyı da Nirvana’ya çıkarırlarsa minnettar olurum. Vali Konağı gibi bir villa ve lüks otomobillere sahip olacağım bir 28 yıl ömrüm de olmayabilir. Acelem var, en fazla 7 sene.
Kendi yazımızdan alıntı yapayım. Odunpazarı Belediyesi Başkanlık makamınına gelen misafirleri ağırlamak ve ikram sunmak ayrı alım yapılıyor. Başkanlığa gelen misafirlere ikram edilecek ‘çay’, başkanlık katında bulunan müştemilatta hazırlanıyor. Ayrıca belediyeye giden vatandaşa çay ocağından çay ikramında bulunulmuyor. Buna rağmen belediye içerisinde bulunan en fazla 20 metrekarelik çay ocağı ağırlama giderleri olarak 2018 yılında Odunpazarı Belediyesi’ne 1 milyon 650 bin liralık çay faturası kesiyor. Başkanlığın her şeyi kendisi almasına, gelen misafirlere kendisi çay ikram etmesine rağmen amiyane tabirle safa yatalım bu faturayı yedik kabul edelim… 2018 yılında iş günü sayısı 251… Faturayı iş gününe bölünce bir günü 6 bin 574 Liraya tekabül ediyor. Çay bedeli 2018 senesinde 0,50 kuruş bunların hesabına göre Odunpazarı Başkanlık makamını ortalama her gün 13 bin 146 kişi ziyaret ediyor… Cumhuriyet’imizin kurucusu rahmetli büyük Türk Hakan’ı Atatürk’ün mabedini 2019 yılında 6 milyon 406 bin 945 kişi ziyaret etmiş. Günde ortalama 17 bin 553 kişiye takabül ediyor.
80 milyonluk bir ülkenin kurucusunun mabedini günde 17 bin 553 kişi ziyaret ederken, 350 bin nüfuslu bir ilçenin Mercedes’e binen Solcu belediye başkanı ve ‘ikiz villada’ oturan yoldaşını 13 bin 146 kişi ziyaret ediyor. Bunlar aklımızla dalga geçerken Devlet uyuyor, devleti yöneten AK Parti uyuyor, Eskişehir’deki milletvekilleri uyuyor. İçişleri Bakanlığı uyuyor. Herkese iyi uykular. Mücadelemiz kötü ve kötülükle. Arzu eden herkes karşı safa geçebilir. Biz bunları güçlü ve kudretli elitlerle güvenerek yazmıyoruz. Gücümüzü namusumuz cesaretimiz besliyor. Kötülerin kötülüklerinden korktuğumuz gün öldüğümüz gündür.