Mescid-i Aksa

İsminin Türkçe karşılığı uzak mescid anlamına gelmiş olsa da, Arami dilinde Beth makdeşa, İbrani dilinde Beth ha-Mikdaş ve Arap dilinde Beytülmakdis denilmiş, her üç dilde de; “Kutsal” demek olup, Kudüs şehri adını buradan almış.

Musevi inancına göre: Mabet dünya yaratılmadan önce,göklerde vardı. Allah dünyayı mabedin gölgesinin düştüğü yerden yaratmaya başladı ve Hz Ademi de Kudüs de yarattı.

Mescidin yapımına Hz Süleyman döneminde başlanıldı.Taşlar ve keresteler Lübnan’dan getirildi, mabedin yapımı sırasında çekiç ve çivi sesi duyulmadığı için Hz Süleyman’ın hükmettiği cinler tarafından inşa edildiğine inanıldı, yapımı yedi yıl sürdü.

Babil kralı Buhtunnasr, Kudüs zenginliğine ilk göz diken oldu. Kudüs’ü tahrip etti mabedin altın kabartmalarını, değerli taşlarını söktürdü, Yahudi din adamlarını esir aldı, Babil’e götürdü. Musevi kaynaklarında sözü edilen ve çok acılı geçtiğine inanılan sürgün işte bu.

Perslerin Babil’i yok etmeleriyle birlikte Yahudi din adamları, Babil den öğrendikleri yüzlerce efsaneyi Tevrat’a ilave ederek, Kudüs’e dönmüş olsalar da kısa bir süre sonra şehir, Selefi kralı Antiokhos tarafından işgal edildi, Mabet Grek Tanrı heykelleriyle dolduruldu.

Kudüs’ün Romalılar tarafından keşfedilmesi işgal ve tahriple sonuçlanırken, Roma siyaseti gereğince şehir krallık haline getirildi, Roma güdümünde Herod adında bir kral atandı. Herod mabedi Grek Tanrı heykellerinden kurtarıp yeniden inşa etmiş olsa da, saygınlığını kaybeden Kutsal! Yahudiler tarafından Pazar yeri olarak kullanılmaya başlandı.

Hz. İsa’nın Hristiyan öğretileri bu kargaşa içinde ortaya çıktı, Hz. İsa inancını insanlara önemli ölçüde bu mabedin bahçesinde anlatmaya başlamasının Romalılar tarafındanduyulmasıyla, Hz İsa’nın çarmığa gerilmesiyle sonuçlanırken, (İslam inancına göre göğe kaldırıldı) Mabet Jüpiter tapınağı olarak kullanılmaya başlandı.

Romalıların Hristiyanlığı kabulüyle birlikte harap halde bulunan mabet l. Justinyanus devrinde küçük bir bazilika yapılmış olsa da, âtıl duruma geldiği, kullanılmadığı için yıllar içinde yıkılarak moloz yığını haline geldi.

Hz Muhammed Miraç’a çıkmadan önce bu mabet yaklaşık on altı ay Müslümanların Kâbe’si oldu. Yine Hz Muhammedin deyimiyle; “İbadet ve Ziyaret için gidilmesi gerekir” dediği, üç mabetten biri. Diğer iki mescid ise Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi.

“Kudüs’ü fetheden ilk İslam komutanı Hz. Ömer. Onun merak ettiği ise Mescid-i Aksa. Şehre girdiğinde görmek istediği yerde orası. Ama gördüğüne inanamıyor. Kutsal mabedin olduğu tepe moloz yığını haline getirilmiş. Çok şaşırmış ve üzülmüş. Bizzat kendisi amelelik yaparak camiyi yeniden inşa ediyor”

Haçlı işgali döneminde Temblum (Tapınak) şövalyeleritarafından kiliseye çevrilen mabet, Türk komutan Selahattin Eyyubi’nin Kudüs krallığını yerle bir ederek, şehre kurtarmasıyla birlikte, Hz Ömer’in inşa ettiği ve Halife Zakir’in onardığı mabet kilise olmaktan çıkarıldı, bakımı yapıldı, medrese haline getirildi ve kütüphanesi zenginleştirildi.

Mescid-i Aksa Osmanlı barışı döneminde en mamur dönemini yaşarken, Osmanlıların zayıflamasıyla birlikte, Amerika ve batı Avrupa da zengin olan Yahudiler, Tanrı Yahova tarafından kendilerine vaat edildiğine inandıkları,Filistin de arazi sahibi olmaya ve arazilerine büyütmeye başladılar, Osmanlı çöküşüyle birlikte de İngiliz destekli İsrail devletini kurdular.

Hiç bitmeyecek gibi görünen Müslüman- Yahudi kavgasının temelinde yatan Mescid-i Aksanın uzun yıllara yayılan hüzünlü geçmişi işte böyle.