Özlem Zengin İşine Baksın!
Bir gün alkışladığımı ertesi gün tenkit etmek yorucu olmaya başladı.
Zira herkes bi’ dengesini şaştı.
Özlem Zengin hanımefendi meclis kürsüsünde veya sırasında konuşurken hayran hayran bakar “Helâl olsun beaa” derdim.
Lakin en son Ayasofya imamı Sn. Boynukalın’ın 8 Mart Kadınlar Günü’nde Twitter üzerinden yaptığı haklı bir tedbire verdiği cevap dudak büktürüp ‘Hadi canımmm’ dedirtti.
Ben anlamadım, imamların en önemli görevi de zaten bu ve bunun gibi münferit olayların altını çizerken mantıklı tesbitler yapmak değil mi?
Ha hutbeden ha birebir ha internet üzerinden…
Keza aynı fikirdeyim sayın hocamla.
Öyle bir noktaya gelindi ki kadınlar erkek düşmanlığına karşı kanalize ediliyorlar.
Yaradılıştaki kaideler yeterlilikler ve yetersizlikler heepsi elinin tersi ile itilerek tamamen dünyevi ve materyalist bir algı ile kadınlar aslında yalnızlaştırılıyor.
Kadın ve erkek asla eşit değildir!
Hak olarak eyvallah ama güç olarak ve kimse kusura bakmasın, kalbi genişlik olarak hele asla eşit değildir!
Hiç gocunmuyorum.
Gayet de farkındayım.
Öyle kanıma falan da dokunmuyor.
Ama iş öyle bir noktaya getirildi ki Amerika’daki siyahi düşmanlığı gibi ırk savaşına denk bir cinsiyet savaşı organize ediliyor.
Can ise kadınınki de can, erkeğinki de…
Canî ise kadın da cani, erkek de…
Katil olmuş ise kadın da katil, erkek de…
Bakın burada bir denklik var.
Dengesizlik değil.
Ama şu da şöyle zannedilmesin:
Milletvekilleri ne kadar toplumun önderleri ise imamlar da aynen öyledirler.
Bu ülkede alnı secdeye değen ve kul olduğunu unutan hatta cemaat bilincini kaybedenlere de hutbede verilemeyen, Twitter’da verilir.
Bence de Özlem Zengin işine bakmalı.
Ne zamandan beri imamlara ayar verir oldular da bu iş onlara kaldı anlamış değilim…
Bu sefer alkışlamıyorum sizi sayın Zengin…
Bilakis dudak büktüm, kaş kaldırdım ve uydum hazır olan imama…