Site Rengi

DOLAR 32,4375
EURO 34,7411
ALTIN 2.439,70
BIST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Eskişehir 20°C
Az Bulutlu
Eskişehir
20°C
Az Bulutlu
Pts 22°C
Sal 20°C
Çar 21°C
Per 19°C

Vebaliniz Mübarek olsun

01.06.2023
A+
A-

Belki de böyle böyle oldu he, ne dersiniz?Dönüp hiç ardına, içine ve yanına yöresine bakar mı insan ? Aslında bu genel manada ele alınması gereken bir farkındalık ama biz bugün bunu “son kez” siyaseten yapalım.

Çok şükür dua ile beslediğimiz gayretimiz ile taçlandırdığımız bir seçim döneminden sonra Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı yeniden hakim olduğu yerde, zaten olduğu yerde ve olması gereken yerde yeni bir beş sene için sabit kılabildik.

Şimdi geriye doğru baktığımda ben de siyaseten kaleme aldığım bu yazılarımı beş yıldır sürdürüyormuşum.

Neticeye gelmeden önce aslında ben de izninizle daha geriye bakmak istiyorum.

Beş sene önceki vaziyetimize.

Dahasını bilmem ama “herkesçe” kötüydü.

“Herkesçe eleştiriliyordu.

Bu kendi içinde ihtilafın eminim benden önce yaşanmışlıkları da vardır.

Ve benim için gördüğüm ve beklediğim tamamen şuydu,

Normali de budur ya hani,

Temsil makamının özeli ne olursa olsun,

“Bı buyurun yüzyüze görüşelim, en önemlisi tanışalım, hatta bir hukuk oluşturalım ki o biz hanesinde biz bizi “biz hanemizde” samimiyetle ama yüz yüze eleştirelim” diyebilmelilerdi.

Ama dediğim gibi bu kibir, bu enaniyet bu döneme münhasır bir haslet değil.

Önceki dönemde de vardı.Çünkü mutfak genelde aynı ve aynı yemekler pişiyor.

O dönemde de hepsi “kim bizi eleştiriyorsa kötü” anlayışındaydı :))

Bizim çok umurumuzda olmadı.

Koskoca Eskişehir de üç beş ama asla altı olamayan kötüler olarak yürek yemişcesine kalemimiz ile adeta biz hanemizden düşman kazandık :))

Bu muthiş bir başarıydi anlatamam :))

Bir başarıyı değil de adeta müthiş bir toprak kaymasını kaleme alarak belki de sanki muazzam bir inşa varmış anlamı kazandırdık.

Mevzu ne olursa olsun başarının kısık sesle alkışlandığı ama kabahatlerin yüksek sesle söylendiği bu alemde,

Biz o kabahatleri yüksek sesle söyleyebilen üç beş delilerdik 🙂 (Güyaaa)

İtiraf edeyim beş ayrı şehirde yaşadım böylesi vehamet tablosunu hiç gormemiştim.

Hayatımda genelin kabul ettiği bir doğruyu kendimi parçalayarak ifade etmek zorunda bırakılmış olmanın yorgunluğunu yaşıyorum.

Ben kitaplarımı imzalarken hep,

“Kalemin üzerine yemin etmişse Mevla, hakkı yazdırsın, hakikati söyletsin inşallah” diyerek imzalıyorum.

Çünkü kitap,dergi, köşe yazısı veya Sosyal medya, zemin neresi olursa olsun asla taviz vermeyeceğim bir değer varsa kesinlikle

“hak ve hakikat” .

Ama karşımızda pardon güya yanımızda,

“yanlışsak da susun” diyen bir teşkilatımız vardı.

Ve içlerinde yine sindirilmiş kısık sesle “kadın haklı, kadın doğrusunu yazmış, vallahi helal olsun” diyenler.

Başlarında “Asalet denen kadın” diye cümlesine başlayabilen terbiyede bugün hakkın müstehakını verdiği birileri.. :))

Allah o kadar adil ki,

Bizim sadece sabır ve zaman sorunumuz var.

İl ilçe tepeden tırnağa tüm birim başkanlarına sesleniyorum,

Yeni dönem, eski dönem hepsi,

Gıyabımda yürüttüğünüz o itibarsızlaştırma kulisleriniz ciddi bir kul hakkıdır.

Dönüp bir kendinize sormalısınız,

Siyasetçi olan kim?

Siz hiç bizi buyurun bir görüşelim tanişalım, siz neden bizi gazetede eleştirmek zorunda kalasınız,

Siz bizim ile aynı siyasi iradeye sahip bir gazetecisiniz,

Biz neden sizi muhatap almayarak kendi bacağımıza sıkalım ki diye hiç demedik.”

Bunu hiç düşündünüz mü?

Pardon,

Bizim sizi aramamız lazım di dimi :))

Ama asla siz kimseyi bizzat muhatap alamazsınız.

Vayy beee …:)

Bu ne kibir, bu ne enaniyet bu ne ihtiras..

Peki hadi yine soralım,

Biz sizi eleştiriyoruz diye muhatap almayıp itibarsizlaştiriyorsunuz ya hani,

Teşkilatına,

“Onunla aynı kareye girmeyin,

Ona selam vermeyin,

Sosyal.medyada eklemeyin,

Yazdıklarını beğenmeyin, paylaşmayın, o baş belası,

Ona malzeme vermeyin ”

Bizim için bunları söyleyen sizleri biz muhatap alalım dimi..

Yüzümüze,

“Estağfurullah hiç.olur mu, biz hiç öyle şeyler söyler miyiz” diyen sizlere rica ediyorum aklımız ile alay etmeyin.

Yüzlerce insan bir araya geldi aynı yalanı mı söylüyor ?

Bakın tekrar söylüyorum özellikle bu döneme değil bu serzenişim.

Bu yıllardır süregelen bir durum.

Bir teşkilat kendi cenahının hiçbir basınını bu kadar mı muhatap almaz.

Ya da alkışlayacaksanız buyurun ama eleştirecekseniz uzak durun mu der?

Sizin muhatap almaktan imtina ettiğiniz bir gazeteci yazmaz da ne yapar ?

Ve biz hiç.mi takdir etmedik.

Hep mi eleştirdik.

Allah sorar..Vallahi sorar.

Ne zannediliyor bilmem ki,

Bu davayı teşkilat dişinda savunan içindekinden daha mı az sahip çıkar ?

En son seçim günü yine herkesçe doğru kabul edilen ama ciddi taviz verilmiş bir doğruyu kendimi yine parçalayarak savunduğum için hakarete uğradım.

Bunları da yine süratle duydum.

Ben hasta hasta bizzat oy kullandiğim sandiğa akşama kadar sahip çıkarken,

Teşkilatin içindeki o güya bizden çok davaya sahip çıkanlar şahsımın gıyabında,

“O kadının ağzina malzeme vermeyin, baş belası” ifadeleri ile hakaret ediyorlardı.

Hepinize çok teşekkür ediyorum kıymetli başkanlarım.

Bu zamana kadar ki tüm hakaretleriniz için samimiyetle teşekkür ediyorum.

Herkes kendine yakişanı yapar.

Bizi eleştirilerimiz ile ciddiye almak en büyük acziyetti.

Oysa varlığımız ile ciddiye alınmış olsaydık bu garabet yaşanmazdı.

Teşkilat içerisinde bizim fark’ ımızda olan, hakkın ve hakikatin de fark’ ında olan kardeşlerimizden dava arkadaşlarımızdan razıyız.

Gayretlerinden de razıyız.

Allah da razı olsun.

Ama kul olarak hakkım, haklı olduğumdan emin olduğum halde yazdığım değerlendirmeler hasebi ile bana hakaret eden, itibarsızlaştıran hatta bunu algı rüzgari haline getiren kimseye helal değildir.

Estirdiğiniz bu rüzgarin keşke siyaseten başarısı da olsaydı da biz utansaydık.

Lakin karne önümüzde..

Bu çoook acı bir realite.

İşimize gelse deeee, gelmese de..

Bu davanın neferi,

Şahsi beklentiler ve ticari kaygılar için siyasete girmez.

Ama bunun farkında olabilmesi için,

Recep Tayyip Erdoğan kimdir,

Siyasi geçmişi nedir,

Nelere maruz kalarak bu noktaya gelmiştir,

İnanmanın ve teslimiyetin gayreti nasıl tetiklemesi gerekir,

Ve davanın, dava olabilmesi için ne badireler atlatılmıştır,

Vatan, millet muhafazası için cephe sadece fiilen bombalanan topraklar değildir tüm bunların teşkilat mensuplarına “titizlikle” işlenmesi lazım.

Zira siyasi varlık, “Cumhurbaşkanımızın selamını götürmek” ile yetinilecek bir mefhum değildir.

Gelinen noktada,

Şunu hassaten ifade etmeliyim ki,

Duruşumda, fikrimde, zikrimde ve duygularımda zerre kadar dejenerasyon yoktur.

Ben taraf’ sız bir gazeteci değilim.

Ben yaşadıkça inancımdan ve savunduğum bu ideolojiden taviz vermeyeceğim.

Doğru birdir ve bunu savunmaktan da geri durmayacağım.

Yılmadım yorulmadım da.

Ama,

Benim iki tane genç kızım var.

Ve onlar için daha fazla hakarete maruz kalmamak adına artık bir süre siyaset yazmamaya karar verdim.

Ben bir Edebiyatçıyım.

Üretmeye kalemimle hakkı ve hakikati yazmaya, yaşanmış ve yaşayan hayat hikayelerini kaleme almaya devam edeceğim

Ve makamım sadece yürekler olduğu için hiç ardımda kalmayacak.

Yaşadıkça ismimin elhamdülillah toplumda bir karşılığı olacak

Gerisini olduğu yerde kalmak için çirkinleşen, kartviziti üslubu olanlar düşünsün.

Ne yaparsanız yapın bir gün isminizin önünde “eski……” yazacak

Her şey bir tarafa kimse dünya ya da kazık çakmayacak.

Siyasi tatmininiz için girdiğiniz veballer bir bir önünüze çıkacak.

Bizi “bizzat tanıyarak” sevdiğimiz sevildiğimiz, dikkate aldığımız ve alındığımız, istişare edebilme becerisine samimiyetle sahip herkese hakkımız helaldir

“Bizzat tanımadığı” halde hakaret edip algı rüzgarına ivme kazandıran herkes de Cenab-ı hakka havaledir.

Dileriz ki bu hak dava ve Ak dava yaşadıkça payidar olsun.

Ve siyaset kendi içinde bari güç savaşı ahvalinden kurtulsun.

Kalın sağlıcakla..

 

Asalet..

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.