Siyasal Atatürkçüler ve Çakma Sosyalist Yoldaşlar
Son bir haftadır İstanbuldaydım.Acizane tavsiyem eğer mecbur değilseniz İstanbul’u transit geçiş yolu olarak bile kullanmayın. ABD Elçisinin açıklamaları ile dikkat çekici bir duruma dönüşen CHP’nin İstanbul Mitingine gitme fırsatı da buldum. Mitingin havasını, sosyolojik, antropolojik çıkarımlarını Belediyelerin mitinge götürdüğü, okuduğu ilk ve son kitap Cin Ali olan sağda-solda yazanlardan okuyabilirsiniz.
Chp’nin İstanbul mitingi siyaset bilimcileri için tam bir laboratuvar.
Bu mitingle literatüre yeni bir yeni bir tanım girdi. “Siyasal Atatürkçüler” Siyaseti İslam değerleri üzerinden yaptıklarını iddia edenler “Siyasal İslamcı’ ise Siyaseti Atatürkçülük üzerinden yaptıklarını iddia edenlerde “Siyasal Atatürkçü”dür.
Kemal Kılıçdaroğlunun insanları meydana çağırma nedeni olan Canan Kaftancıoğlu” Mustafa Kemal’ in askerleriyiz”sözünü çok militarist bulan bir şahsiyet.Meydanda da vatanperver, Türk milliyetçi Mustafa Kemal Atatürk’ün posterleri altında
“Her yer kandil, her yer Taksim” sloganlarını aynı anda atanları alkışlayan;Tayyip Erdoğan düşmanlığının zehirlediği siyasi iklimin paydaşları.
Her yer kandil, her yer direniş” diyenleri kandil civarına, Kato, Cudi-Gabar-Namaz dağlarına, Bestler deresine, Zagros ve Şekif dağına, Zap’a, aponuzun çok sevdiği Hezil çayı kıyılarına davet ediyorum.Gerçek Mustafa Kemal’in askerleri sizi bekliyor.
Eskişehirden miting alanına Belediyelerin adam taşıdığını biliyorum.Böyle oluncada
” Her yer kandil her yer Taksim her yer direniş” sloganlarını atanların arasında gözlerim solcu Kazım Kurt ve yoldaşlarını aradı. Solcu Kazım Kurt’un çakma sosyalist yoldaşlarının “Lice’de direniş var, İran’da Kürtler katlediliyor” tweetleri, Kobene, Kobene diye ağlaştıkları hala hafızalarımızda. Kazım Kurt’un eş başkanlık düzeyinde beraber Belediyesini yönettiği meşhur özel kalem müdürünü de Eskişehirde ki gezi eylemlerden hatırlıyoruz.
Bu malum kişinin gezi eylemlerinde yüzünü örgüt flaması mı, kadın fuları mı belli olmayan kırmızı renkli paçavralarla örttüğünün resimleri boy boy Eskişehir basınında çıkmıştı.
Türkiye sokak eylemlerinden çok çekti. 80 öncesi 5 bin evladımızı sokaklara feda ettik.Ülke sokağa çıktığı zaman, bütün çakallar üşüşür.Bunlar başkalarının çocuklarını kullanmayı çok severler. Kendileri çocukları ile güvenli yerde viskilerini yudumlarken yaktıkları ateşin keyfini çıkarırlar.Kimi bu eylemlerde hayatını kaybederken kimi de eylemlerin rantını yer.
Bu eylemlerin rantını yiyenlerden bir tanesi de bu malum şahıs. Kazım Kurt bu malum şahısı hampadan, sınavsız, Kpsssiz istisnai kadro ile memur ve müdür yaptığı için gezi eylemlerinde aleyhinde bağırdıkları Türkiye Cumhuriyeti Devletinden maaş alıyorlar.
Eylemlerde hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz 2 metrelik mezarda yatarken, eylemlerin rantını yiyen malum şahıs da oturduğu 400-500 metrekarelik köşkünün keyfini sürüyor.
Türkiye’de Devleti hukuksuzlukla suçlayanlar, Devletin en çok ekmeğini yiyenler.Aslında doğru söylüyorlar Devlet hukuksuzluk yapıyor.Devlet Hukuku çalıştırsa kendi aleyhinde eylemlere katılanlara maaş vermez. Hukuku çalıştırsa “Sen bana çalışmaya başlamadan önce bisikletin bile yok dedin.Bu Vali Köşkünde nasıl oturuyorsun diye sorar”.Lokantadan alınan çiçeğin, peynirciden alınan çikolatanın, milyonlar dökülen reklamların, bilumum yenilen içilen her şeyin hesabını sorar. Keşke Devlet hukuku çalıştırmış olsa.Devlet Hukuku çalıştırsa en çok bunlar zarar görür, çünkü yaptıkları her şeyin hesabını vermek zorunda kalırlar.Türkiyede hukuk yok diye biz bağıracağımıza en çok da bunlar yaygara koparıyorlar…