Z Kuşağı
İnternetin evlerimize ve ceplerimize girmesi ile birlikte, dünyaya gelen ve internetle büyüyen kuşağın genel adı Z kuşağı.
Bilgiye kolay erişebilme yeteneklerinden dolayı onları olağanüstü olaylarla, hurafelerle ve küçük yalanlarla kandırabilmek mümkün değil.
Vatanlarını, Milletlerini ve dinlerini sevmelerine karşılık daha çok araştırıp, irdeleyerek detaylara inme ve sorgulama konusunda üstün yeteneklere sahip olmaları onları özgürlüklerine daha da düşkün hale getirmiş.
Z kuşağı gençlerinin bir kısmı sadece gördüklerine inandıklarından ne yazık ki Deizm meyli oldukça fazla.
Sadece kendilerinin ve fenomeni oldukları youtuburlarınçok bildiğini düşündüklerinden gerek büyüklerinin gerekse akranlarının söylemlerinin hiçbir önemi olmadığı gibi youtuburların söylemleri onlar için adeta büyüleyici.
Sosyalleşme kavramları oldukça zayıf olduğu için ilgi alanları cep telefonları içinde kocaman bir dünyayı keşfetme, arkadaşları ile yazışma, kendi ürettikleri fikirleri birer youtubur olarak insanlara anlatma ve kendi söylemlerine değer verilmesinin peşindeler.
Onların hayal gücünün oldukça yüksek olması, hayallerinin peşinden koşma istekleri geleneksel aile yapısına aykırı davranışları büyüklerin biraz canını sıksa da, ani reflekslerle isyana hemen hazırlar.
İnternetin yaygınlaşmadan önce yaz tatillerinde esnaf dükkanlarında belki de farkında olmadan görünen çıraklar Z kuşağının düşünce tarzına tamamen ters olması onların ilerideki hayatlarını oldukça zorlaştıracak ciddi bir faktör.
Peki onlarla nasıl yakınlaşırız?
Her şeyden önce mesajlaşmak yerini yüz yüze iletişim kurmak, düşüncelerine değer verdiğimizi göstermek, başarılarında onları mutlu edebilecek ödüller vermek ebeveynler tarafından görev sayılmalı.
İnternetten uzak Sosyal faaliyetleri katılmaları teşvik edilmeli Ülkü Ocakları gibi Milli duyguları yücelten gençlik teşkilatlarına katılmaları sağlanmalı.
Deizm zehrini yutan Z kuşağı gençlerine ise Deizm’ in Evanjelist kilisesi tarafından başta Türk dünyası Coğrafyası olmak üzere İslam Coğrafyasını Hıristiyanlaştırmak için atılan namert bir köprü olduğu, Evanjelist inançla, Deist inancın bire bir örtüştüğü ısrarla anlatılmalı.
Türklüğün sadece zaferleri değil mağlubiyetleri de anlatılmalı, zaferlerle övünülürken, birer görev insanı olan Z kuşağına mağlubiyet nedenlerini araştırması istenilmeli, araştırma sonucu sabırla dinlenilmeli.
Mevcut ilahi dinler içinde İslam dininin akla ve mantığa en uygun din olduğu, bugün kullanılan Tevrat’ın Allah tarafından gönderilen Tevrat olmadığı, Hamamlar tarafından kopyala yapıştır yöntemiyle Babil yazıtlarından çalındığı, bugün kullanılan İncil’in ise yine Allah tarafından gönderilen İncil olmadığı, Doğu Roma İmparatoru Justinyanus tarafından Pagan geleneklerini de içine katarak İznik konsülünde yazdırıldığı, onların ruhuna hitap edilerek bıkmadan usanmadan ve onları dinleyerek anlatılmalı.
Şayet bunları yapmazsak çok değil birkaç yıl içinde Türkiye’yi terk eden ve asla geri dönmeyi düşünmeyecek olan bir kuşakla karşı karşıya kalabiliriz.