Site Rengi

DOLAR 32,4375
EURO 34,7411
ALTIN 2.439,70
BIST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Eskişehir 25°C
Az Bulutlu
Eskişehir
25°C
Az Bulutlu
Cts 20°C
Paz 19°C
Pts 17°C
Sal 19°C

Demircinin İti ve 28 Şubat’ın Sızıntıları

01.03.2022
A+
A-

Eskişehirden uzun bir süre ayrı kalmak zorunda kaldım. Eskişehir’den bir süre ayrılmayı herkese tavsiye ediyorum. Kent’de ki saçma sapan gündemden, saçma sapan insanlardan ve ayak oyunlarından zihninizi uzak tutmak sağlığınız açısından çok önemli.Her ne kadar döndüğünüzde aynı tas aynı hamamla karşılaşacak olsanızda. Ortalığın yangın yerine dönüştüğü bir zamanda mahalle yanarken saçını tarayan kişi durumuna düşmek istemiyorum…. Ancak nezaketi yanlış anlayan ve anlama güçlüğü çekenlere cevap vermek şart oldu.
Ülkücü camianın gazetecilerinden Yıldıray Çiçek’in sık sık yazdığı “Demircinin İti” hikayesi vardır. Hikayeyi onun köşesinden aynen aktarıyorum. “Kasabanın birine bir gün bir kurt dadanmış; kasabın etini, fırıncının ekmeğini, tavukçunun tavuklarını, çobanın koyunlarını yemeğe başlamış.

Gel zaman git zaman, hepsi toplanmış demişler bu böyle olmuyor, buna bir çare lazım. Karar alınmış; bir dahaki sefere, bütün bu eşrafın yağız itleri topyekûn kurda saldıracaklar…

Dedikleri gibi de olmuş. Uzunca bir kovalamaca sonrası kasabın iti, ardından fırıncının iti, ondan sonra tavukçunun, derken çobanın iti, birer birer yorulmuş dönmüşler.

Kurt bir kayanın üstünde mola vermiş, soluklanacak. Ama oda ne? Demircinin iti hızla yaklaşmakta, Kurt hayıflanmış ve kendi kendine söylenmiş; “Kasabın etini, fırıncının ekmeğini, çitçinin tavuklarını yedim de arkadaş ben bu demirciye ne yaptım.

Eskişehirde ki Ak Parti muktedirlerine biat etmiyorum, onların alıştığı tarzda el etek öpmüyorum, Nabi Avcı sen ne büyük adamsın demiyorum, Eskişehire mars kadar uzak Harun Karacan’a şakşakcılık yapmıyorum. Onlar karşıda. Chp’li siyasetçi ve bürokratların yönetiminde ki belediyelerde ki her türlü hokus-pokusu yazıyorum, liyalat adı altında enişte-bacanak-kayın eş dostla oluşturulanlar karşıda. Basın denilen şey de Yılmaz Hoca yaşayan yarı-tanrı muamelesi görürken, biz onu eleştiriyoruz o da karşıda. Eskişehir’in gelmiş, geçmiş en başarısız siyasetçisi Kazım Kurt ve Eskişehir’e korku salan villalı yoldaşları karşıda. Belediyeden beslenen Bravda karşıda, sendika ağaları karşıda, özgürün esaretinde ki Cin Aliler, eski tikkocular, halkın kurtuluşcuları karşıda, kendilerine sıfatlar uyduran köşe yazanları karşıda, rakı-balıkçılar karşıda, Belediye elitlerinin akşam sofralarının beleş rakı düşkünü köşe yazanları karşıda, AKÇE’li işler karşıda. Ak Parti içerisindeki AKP’li fırıldaklar karşıda. Bunlar karşıda olduğu için bunları anlıyorum da, “Demircinin İti” hikayesinde ki gibi arkadaş size ne yaptım.Hangi nasırınıza bastım da abuk subuk suçlamalar ve sesler çıkarıyorsunuz. Sizin ağzınızın akortu bozulmuş. Karın ağrınızı iyi biliyorum. Bundan sonra kısasa kısas.
Turan ellerindeki “Kuştu çırtkıç kılgan tırmagı, kişini südüü kılgan mansabı”atasözü tam size göre bana göre değil. Bana makamda oturan değil adam lazım değil………. Hayatımda hiç bir kudretlinin ne masasında oturdum, ne de cıvık abi, abla formatında oldum.

Postmodern 28 Şubat darbesinin yıldönümü her zaman ki gibi bilinen hikayelerle geçiştirildi. 28 Şubat’ı sadece üniversiteli kız çocuklarının başörtülü olarak okullarına girmesininin engellemesi olarak görenler, o günlerin acısını ve mağduruyetini yaşanlara büyük haksızlık yapıyorlar. 28 Şubat irtica tehlikesinin önlenmesi adı altında toplumun hassas fay hatlarının üstünden bu ülkeye saplanan en büyük hançerlerden birisi olmasına rağmen, ülkede yaşayanlar her zaman olduğu gibi kendi hassas refleksleri üzerinden 28 Şubatı okumaya çalışıyor.

‘İrtica’ argümanı üzerinden Türk Devletine ihanetin nedenini, 28 Şubatçılara tek başına kafa tutan ve suikast teşebbüslerine maruz kalan rahmetli Muhsin Yazıoğlunun sözlerinden anlayabilirsiniz. Rahmetli Muhsin Bey “Türkiye asla İran olmaz, Cezayir olmaz fakat Suriye’de olamaz. Hiç kimse Türk Ordusunu Esat’ın ordusuna çeviremez, biz buna izin vermeyeceğiz” sözlerinin içerisinde 28 Şubat’ın nedenini ve neden başaramadıklarını bulabilirsiniz. Muhsin Bey bu sözleri ile Devletin içerisindeki ana damarın sözcülüğünü üstlenmiştir. 28 Şubat darbesinin 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül’den hiç bir farkı yoktur. Darbe Emperyalist kuklacıların kuklaları darbe tarafından yapmıştır. Amaç Türk Devletini ve ordusunu farklı bir makasa sokmaktır.

28 Şubat’ı irtica ile korkutulduğu için seküler bir darbe görenlere ve 28 Şubat’ın sadece mütedeyyin kesimleri hedef aldığını düşünenlere sormak istiyorum. Niçin mütedeyyin insanların ruhunu ve cebini sömürerek cemaat kuran sözde kainat imamı fetullah haini okullarının anahtarlarını Çevik Bir’e teslim ediyordu. Neden zamanın genel kurmay başkanı İsmail Hakkı Karadayı, Fetullahın okulunda okuyan sızıntıları makamında kabul etmekten imtina etmiyordu.

28 Şubat’ta cemaat ve tarikat bağlantısı zannı ile suçsuz subay ve astsubaylar ordudan atılırken fetullahın don koklayan sızıntılarına kimse dokunmadı.
28 Şubat sırasında hiç bir cemaate, tarikata bağlı olmayan vatanperver bir yüzbaşıyı komutanı çağırır. Komutanda vatanperver bir askerdir. Yüzbaşıya “Dikkat et seni atacaklar” der. Yüzbaşı ibadetini yapan fakat işi ile ibadetini karıştırmayan askerdir. 28 Şubatçılar yüzbaşıyı ordudan ihraç ederler. Zaman geçer.
Ergenekon operasyonlarının hızlı günleridir. Fetullahın sızıntıları Ergenekon operasyonları adı altında kendilerinden olmayan vatanperver askerleri tasfiye etmektedir.Namaz kıldığı için 28 Şubatçıların ordudan attığı yüzbaşının komutanıda fetullahın sızıntılarının hedefindedir. Komutanda kumpasla içeri atılır.Komutanı içeri alındığı gün yüzbaşı aramıştı “Bunlar yine büyük bir tezgah peşinde” diye. Tezgah büyüktü Amerikanın gayrimeşru çocukları el birliği ile vatanperver askerleri tasviyeye girişmişti.28 Şubat’ta ordudan atılan yüzbaşı ve ergenekon kumpas ile tasfiye edilen komutanın en büyük suçları vatanperver olmalarıydı.Türk Ordusu üzerinde ameliyat 28 şubatta irtica üzerinden yapılırken, ergenekon ile orduya kurdukları kumpasıda fetullahın sızıntıları ile gerçekleştiriyordu.Gerisi mizansen uygun olan hikayeler.

Sonuçta kuklacının, kuklaları 28 Şubatta hiç bir tarikat ve cemaate bağlı olmayan subay ve astsubayları ordudan ihraç ederken fetullahın sızıntılarına dokunmaz. Dokunulmayan sızıntılar kumpaslarla, alçaklıklarla vatanperver askerleri tasviye sonrası fetullahın don koklayan sızıntıları 15 Temmuz 2016 günü ekmeğini yediği vatanın ve milletin üzerine silahlarla saldırdı. 28 Şubat ve Ergenekon operasyonları Türk Ordusuna kurulan kurmaca kumpaslardır. Allah bu ülkeyi Amerikanın gayri meşru çocuklarınından korusun. O karanlık günlerde devletin ana damarına cesaret veren yiğit Muhsin Yazıcıoğlu’nu rahmetle anmak gönül borcumuzdur.

ETİKETLER:
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.